Genel KültürEdebiyat

Nasreddin Hoca Fıkralarında Kara Mizah

Nasreddin Hoca’nın yaşadığı XIII. . yüzyıl Anadolu tarihini özetlerken belirttiğim gibi, Anadolu Türk halkının hayatı, bu tarihin yüzyıllar boyunca süregelen mutsuz olaylar içinde geçmiştir. Böyle olunca, Nasreddin Hoca mizahı da kimi zaman geçici bir gülümseyişin maskelediği sürekli bir yoksunluk ve yoksulluklar acısını yansıtacaktır. Yunus Emre’den Aşık Veysel’e kadar (Kaygusuz Abdal, Pir Sultan Abdal, Karaca Oğlan, Dadaloğlu, Erzurumlu Emrah} halk ozanlarımızdaki karamsarlığın gerçek sebebini de ancak ortaklaşa yaşanan’ bu, yoksulluk ve yoksulluklarla açıklayabiliriz.

Nasreddin Hoca Mizahındaki mutsuzluk acısını somut biçimde, rakamlarla belirtmeye çalışıyorum. Denediğim yöntem . şu : . Önce Kara Mizah kavramına uygun 100 Nasreddin hikâyesi seçerek bunları konularına göre sınıflandırdım,” vardığım sonuçlan, bu sonuçlara göre hikâyelerin yüzde orantılarını, hikâye’ örnekleri ile birlikte sunuyorum.

I) Açlığın Acısını Yansıtan, Bir Öğün Yiyecek Bulmanın Güçlüğünü Belirten Hikâyeler (% 32)

1) Hoca açtır, ekmekçiye yaklaşır, ekmek isteyecek kadar onursuz olmadığı için, şu soruyu sorar : Bu ekmeklerin hepsi senin mi? Ekmekçi: — Evet, benim! diye cevap verince, Hoca şöyle çıkışır : — Be adam, madem ekmeklerin, hepsi senin, ne duruyorsun, yesene!

2) Hoca bir dere kenarında kuru ekmeğini suya batırıp yerken bir tanıdığı sorar: — Hoca ne yiyorsun? Hoca bu soruyu, uzakta yüzen ördekleri göstererek, şöyle cevaplar: Ördek çorbası! ..

3) Bir bayram günü, Hoca şaşırmıştır : Çünkü, nereye gitse, bol yemekler, tatlılarla ikram görür. Komşulardan bu ikramların sebebini sorar: — Hoca, bugün bayramdır, onun için herkes güzel yemekler hazırladı! derler. Hoca bu açıklamayı, açlığın kara mizahını yapan şu cevapla karşılar :

— Madem öyle, her günü bayram ilân edin de, herkes yiyecek arama sıkıntısından kurtulsun!

II — Genel Anlamda Yoksulluk Acısını Yansıtan Hikâyeler (% 32)

1) Hoca’nın evinde geceleyin gürültüler duyulur, karısı : — Hoca, hırsız girdi galiba, nasıl yapsak! der. Hoca’nın cevabı, işe yarar dünya malına sahip olmayışının kara mizahıdır : — Üzülme hanım, çalınmaya değer bir şey bulursa, elinden almak kolay.

2) Hoca’nın evine hırsız girmiş, Hoca da yatakların konduğu yüklüğe saklanmıştır. Hırsız her yeri arayıp çalınacak kıymetli bir şey bulamayınca bir de yüklüğe bakar, orada Hoca’yı görünce, Hoca şöyle der: — Çalacak bir şey bulamayacağını biliyordum ,senden utandım da onun için buraya saklandım.

III — Anadolu’da Moğol İşgalinden Yakınan, ya da Kadıların Rüşvet Tutkusu İle Alay Eden Hikâyeler (% 18)

1) Bu hikâyeler hem kara mizah, hem sosyal yergi niteliğini taşırlar: Moğol askerleri nişan alarak ok atma eğitimi yapacaklardır. Bu iş için saman dolu çuvaldan yapılmış, insan biçimindeki hedeflerini getirmeye üşenirler, oradan geçen Nasreddin Hoca’yı hedef yerine koyarak kavuğuna ok atmaya başlarlar. Bereket versin, hiçbirisi yanılmamış, bütün oklar Hoca’nın kavuğuna saplanmıştır. Bunu gören başlarındaki subay : — Şimdi Hoca’ya yeni bir kavuk alın, eskisi parçalandı! der. Hoca rica eder : — Emir buyur, bana bir de çakşır (şalvar) alsınlar! der. Subay şaşırmıştır : — Biz senin çakşırına bir zarar vermedik! deyince Hoca, acı bir gülüşle : — Doğru, siz zarar vermediniz ama, ben biliyorum, çakşır artık giyilmez durumdadır! der.

2) İkinci örnek hikâye, rüşvet almadan görev yapmayan kadıları taşlamaktadır : Hoca’nın işi mahkemeye düşer. Rüşvet olarak, bir çömleğe çamur doldurduktan sonra üstüne bir parmak kalınlığında bal koyar, kadıya götürür. Kadı memnun olur ve Hoca’nın istediği ilâmı (mahkeme belgesi) yazar, ancak, ertesi günü, çömleğin, bir parmak bal altında çamurla dolu olduğunu anlamıştır. Gönderdiği mübaşir, Hoca’ya şöyle der : — Kadının sana verdiği ilâmda bir yanlışlık olmuş, düzeltmek için istiyor, ver de götüreyim! Hoca’nın cevabı şöyle : — Kadıya selam söyle, ilâmda yanlışlık yok, yanlışlık bal çömleğindedir!……

IV — Halkın Güçsüzlüğünü, Küstah, Saldırıcı Kuvvet Karşısındaki Çaresizliğini Belirten

Hikâyeler (% 12)

Bunlardan sadece bir örnek sunacağım : Hoca mezarlığa işeyen bir köpeği kovmak istemiş, fakat kurt kadar iri ve azgın köpek onu ısırmak üzere saldırınca da, korkusundan, kenara çekilip : — Geç yiğidim, geç! demek zorunda kalmıştır. (Bu hikâyedeki köpek, halka zulmeden küstah, merhametsiz fakat güçlü idare adamlarının simgesidir.)

V — Kaderden, Taun Adaletinin Eşitsizliğinden Yakınan Hikâyeler (% 6) ‘
Nasreddin Hoca’da kaderden, Tanrı adaletinin eşitsizliğinden yakınan hikâyeler çoktur. Bunların en güçlülerinden tek örnek sunuyorum : Hoca’ya sorarlar : — Allah büyük müdür? — Evet, büyüktür, hem de çok büyük! cevabını verir. — Niçin büyüktür? diye sorulunca da şu kara mizahlı açıklama ile talihinden yakınır: — Çünkü, şimdiye kadar hep onun dediği oldu, hiç benim dediğim olmadı.

Anadolu Türk halkının, Nasreddin Hoca adını anmadan yarattığı kara mizah ürünleri de vardır .Çoğunlukla halk söyleşilerinde bulabileceğimiz bu örneklerden birisinde iki köylü şöyle konuşur :
— Yahu, baklava yemesi güzel oluyor! — Hadi canım, sende para var mı ki baklava yiyesin! bu soruya verilen cevap, kara mizahın ta kendisidir : — Ben yemedim canım, vali paşa yiyordu, camdan seyrettim.

İkinci örnek, bir hatır soruşmasıdır : — Nasılsın Ali ağa, epeydir görüşmedik! Ali ağanın cevabı yazıya geçmemiş bir kara mizah örneğidir: — Valla, düşmanlıkla soruyorsan çok iyiyim, dostlukla soruyorsan, hikâye uzun!..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir